GÖLGE VARKEN KARANLIĞA SEYİR

 Zaman; ikiye ayrılmış değil,

İki kere ayrılmış bir tüneldi bu defa.

Ucundan sonuna değin yansımaları dakikaların

Boynuna doladığın kaşkolun iki ayrı ucu koynunda nasıl birleşiyorsa

Öylesi bükülüyor saniyeler göğsünde.


Sisli bir düş görüntüsü göz kapaklarının ardında,

Gölgen, seneler önce tuttuğum kalemin altında.

Ucundaysan tünelin ses ver bileyim.

Belki de büküyorsun bir yerde karanlığın bileğini.


Ben, o paslı sandığı boğdurdum o kuyuya,

Yorgun zihnimi şimdi odur uyutan,

Büyüdü ninnilerim başucumda benden önce.

Gökten kan damlıyor karanlık çökünce.


Varsın çöksün diz bu sevdalar arafında

Nasılsa bizim seninle tek bir tarafımız var.

Ses ver bu tünelden çıkmam için,

Ses ver yitirdim ben çoktan kendimi.


Sensin bana bin bir çiçeğin adı ile seslenen,

Senin gözlerindi bu aşkın şavkıyla beslenen.

İçim bir türlü sığmıyorsa yeryüzüne,

Beni yıllardır beklediğin o yer yüzünden.


Bıraktım seli de tufanı da o sarsıcı yangında.

Ellerimden de kaydı hayatım da bahtım da.

Evet hancı, benim bu kervanda yitiren düşlerini

Sayamadın dahi kahrımı bir iki yahut üç deyip.


Yükümü topladım çoktan düştüm yola,

Beni beklediğin yerde karanlık ve korkular

Gölgem, sığınağım, tünele düşen ay ışığım.

Yüzümü sana çevirip bu karanlıktan çıkacağım.






Yorumlar