ELLİ SENESİNDE

Sana âşık olmak vardı,
Elli senesinde boynumu bükerken daha doğmamışlık,
Yine de çırpınıp atmak kendimi gökten sana 
Gözlerimdeki tıka basa sevda katarını,
Zapt edememek bir ömür boyu hem de yetişemeden
Yetişmek nedir bilmeden,
Yahut dilenmek bir zaman kırıntısını
Koşar adım peşinden Moda boyunda,
Kasketini taşımak 
İçimden tutmak ellerini, taa içimden.
Sen Asaf'ın dişlerini dökerken kaleminle
Ya da buluşurken Hamdi beyle beyaz kağıtların önceden sarı hatta sapsarı olduğu zamanlarda
Koşmak vardı sana yetişebilmek için o fotoğrafa,
Tam da elli senesinde.

Sana âşık olmak vardı,
Dümeni nasıl tuttuğunu görmek,
Şiirlerin deryasında
Nasıl coşkulu bir kaptan olduğunu tam da bu gözlerimle görmek
Daha doğmamış yaşımda.
Bir köşe başında gizlice gözlemek seni
Au vieux châtelet’de otururken dizlerine kadar sokulan kadınları kıskanmak düşümde
Varacağın yerlerde armanyak ısmarlamak, seni beklesin diye
Seni bekliyor,
Tam da elli senesinde.

Sana âşık olmak vardı
Hayalde değil düşte hiç değil
Sımsıcak etinin altında hâlâ dolanıyorken kıpkızıl kan
Sana değmek isterdim
Hülyâların hülyâ olmadığı zamanlara
Deryâların deryâ olmadığı zamanlara
Tut, çek ve götür isterdim
Henüz doğmadığım anlara.
Tam da elli senesinde.

Sana âşık olmak vardı
Yakanı düzeltmek bir yalanı örtercesine,
Biletini keser gibi yolunu kesmek
Haydarpaşa'da
Yazılmamış şiirleri üflemek kulağına
Dinlemek seni usulca rüzgârı hisseder gibi
Kapısını örtmek hatta bütün unutkanlıklarının
Bir gölge gibi duvarlarında gezinmek
Bir gölge gibi duvarlarında 
Bir gölge gibi
Bir gölge
Tam da elli senesinde.





Yorumlar