Ölüler kıpırdıyor, deliler ağlıyor ve ben susuyorum
Yüklüyorum sırtıma bin yıllık yanılmışlığı,
Yollar kibirli bir çocuk olup çekiştiriyor paçamı,
Çekiştiriyor durmadan bekliyor aşınmayı.
Ben yürüdükçe kafam, tıkırdıyor
İçinde tepiniyor durmaksızın kelimeler
Kelimeler çıldırıyor, seni bulmak için
Şimdi hücmediyor kâğıda, sayfaları delip geçip.
Hangi ufkun dilinde böyle çıldırış var, söyle
Hangi umman böylesi derin?
Senin ellerin bile Kaf Dağı’nın ötesinde.
Bundandır, güneşe baktıkça
Baktıkça soğuyor içim.
Bu sarı göğün alnında bir kızılcık gibi bahar,
Sanki sana değmişçesine âsude bulutlar.
Sana doğru uçan her kuş, vurulmakta.
Ben ise yorgunum bile yorulmaktan.
Yorumlar